Call: 0123456789 | Email: info@example.com

Antalya ve İlçeleri


Genel Bilgiler

TARİHİ : Batı Toroslar’ ın zirvesinde 1288 yılında kurulan Akseki İlçesi’nin tarihi, Roma İmparatorluğu dönemlerine kadar uzanmaktadır. O devirlerde Marla ( Marulya) gibi isimlerle adlandırılan İlçe, 1872’ ye kadar Akseki ismi ile Alanya’ ya bağlı iken daha sonra Antalya’ ya bağlanmıştır. Manavgat ve Seydişehir İlçelerinin kurulması sonucu birçok köy bu ilçelere bağlanmıştır. 1936 yılında Akseki’ye bağlı bir belde olan Gündoğmuş, 1990 yılında da İbradı ilçe yapılarak Akseki’ den ayrılmıştır.

COĞRAFİ YAPISI VE İKLİMİ: Manavgat Irmağı’nın oluşturduğu büyük bir vadi ile Toroslar’ ın genel yapısına uygun engebeli ve dağlık görünüm arz etmektedir. Doğusunda Gündoğmuş ve Bozkır, batısında Manavgat ve İbradı , kuzeyinde Beyşehir ve Seydişehir, güneyinde Manavgat ve Gündoğmuş ilçeleri yer alır. Arazinin büyük çoğunluğu sedir, çam ve köknar ağaçları ile kaplı olup, yer yer Akdeniz tipik bitki örtüsü olan maki türü bodur ağaçlara rastlanmaktadır. İlçenin rakımı 1050 metredir. Yüzölçümü 2.083 km² olup, genel arazi dağılımı ise şu şekildedir:

Tarım Alanı…………………………….114.060 dekar
Çayır-Mera Alanı…………………….176.500 dekar
Ormanlık ve Fundalık Alan…….1.309.020 dekar
Su Yüzeyi……………………………………5.000 dekar
Tarım Dışı Alan……………………….478.420 dekar 
TOPLAM YÜZEY…………………2.083.000 dekar 

İlçe Akdeniz İklimi ve karasal iklimin etkisindedir. Yaz aylarında ısı +28 / 34°C , ilkbaharda +14 / 19°C , kışın -18 / 19°C arasında değişir. Ortalama yıllık yağış miktarı 1068,2 mm’dir. Ancak bu miktardan yaz aylarına düşen pay oldukça azdır. Yağışta görülen bu düzensizlik ve ekilebilir alanların azlığı nedeniyle tarımsal faaliyetlere az rastlanmaktadır.

İDARİ DURUMU : İlçede 41 köy ve 6 belde mevcut olup, nüfusun büyük çoğunluğu İlçe merkezinde ve beldelerde yaşamaktadır. Köylerdeki, nüfus oranı düşüş göstermekte ve genellikle köy nüfusu yaşlı kişilerden oluşmaktadır.

Osmanlı İmparatorluğu döneminde, 1904 yılında Eynihal adıyla köy statüsüne kavuşan Demre, Cumhuriyet Döneminde ise 6 Haziran 1968 tarihinde 4 köyün birleşmesiyle Belde Belediyesi, 4 Temmuz 1987 gün ve 3392 sayılı Yasa ile de Kale adıyla ilçe olmuştur. 24/03/2005 tarih ve 5322 sayılı Kanunla ise Kale ismi Demre olarak değiştirilmiştir. 472 kilometrekare alan üzerine kurulu ilçemize bağlı (17) mahalle bulunmaktadır.

Finike, M.Ö 5.yy da Aykırıçay (Arykandos) ağzında Phoinikos adıyla kurulmuş eski bir yerleşim yeridir. Bu nedenledir ki, İlçemiz birçok tarihi ören yerleri ile doğal güzellikleri bünyesinde barındırır. Limyra ve Ariykanda gibi tarihi yerleşim yerleri ile Suluin Mağarası ve 5 km uzunluktaki Gökbük Kanyonu bu güzelliklerimizin belli başlılarıdır.


        Finike İlçesi 1914 yılına kadar Elmalı İlçesine bağlı bir nahiye iken bu tarihte ilçe olmuştur.
İlçemiz ülkemizin güney batı Akdeniz bölgesindedir. İlçe merkezi Antalya iline 117 km uzaklıkta olup, D 400-07 nolu devlet karayolu ile bağlıdır.

     İlçemizin, Doğusunda sınır Alakır çayı olmak üzere Kumluca İlçesi, Kuzeyinde Avlan Beli sınır olmak üzere Elmalı ilçesi, Batısında Alacadağ ve Gülmez Dağları sınır olmak üzere Demre İlçesi, Kuzey Batısında Kaş ilçesi ve Güneyinde ise Akdeniz bulunmaktadır.

        İlçemiz doğusundaki Kumluca ilçesine 18 km lik D 400-08 nolu devlet karayolu ile kuzeyindeki Elmalı İlçesine ise 72 km lik D 635-04 nolu devlet karayolu ile batısındaki Demre İlçesine de 28 km lik D 400-07 nolu devlet karayolu ile bağlıdır.

        İlçemizde Akdeniz iklimi hüküm sürdüğünden yazları kurak ve sıcak, kışları ılık ve yağışlıdır. Yağışların %75’i kasım, aralık, ocak, şubat aylarında düşer, yıllık yağış ortalaması 958 kg/m2‘dir. En fazla yağış alan aylar aralık ve ocak aylarıdır. En az yağış ise temmuz, ağustos aylarında düşer. Bu aylarda hiç yağış düşmediği yıllar oldukça fazladır. Yıllık sıcaklık ortalamamız ise 18,7 derecedir. En sıcak ay temmuz ayıdır (ortalama sıcaklık 27,8 derece). En soğuk ay ise ocak ayıdır (ortalama sıcaklık 11 derece). İlçemize hâkim rüzgâr yönü kuzey-kuzeybatı istikametidir. Yaklaşık ortalama rüzgâr hızımız 7 km dir. İlçemizin deniz kıyısında bulunması ve arkasının da yüksek dağlarla çevrili olması nedeniyle nispi nemi yüksektir. (% 67,4). Buda yaz aylarında sıcaklığın daha çok hissedilmesine ve aşırı terlemeye neden olmaktadır. Deniz suyu sıcaklığı ortalama 22 derece olup en yüksek deniz suyu sıcaklığı 4-5-6 Eylül 2008 tarihinde 29,9 derece ile ölçülmüştür. Yaz sezonunda; haziran, temmuz, ağustos, eylül ve ekim aylarında deniz suyu sıcaklığı ortalaması 24 derecenin üzerindedir.

      İklimle bağlantılı olarak ovalardaki bitkiler yazları genellikle kurur. Dağlar sıcağa dayanıklı maki, çam ve diğer bitki örtüleri ile kaplıdır. İlçemiz sınırları içerisindeki belli başlı akarsularımız; İlçemizin doğusunda bulunan Alakır Çayı ile yine İlçemiz kuzeyi Beydağları Mancalı Dağı ve Kapaklı Dağlarından doğan Başgöz Çayı, yine İlçemiz Tekke veya Zengeder mevkilerinden doğan Zengeder Çayı ile bu iki çayın (Zengeder ve Başgöz) birleşim noktasında denize kadar olan kısmını oluşturan Göksu Çayı ile Finike Ovasının batısında Gülmez Dağının batı ve kuzey batısındaki küçüklü büyüklü bir takım yan derelerin birleşmesiyle oluşan Delice Deresi, ki bu dere diğer bir takım (Menekşelik Mahallesinden doğan Katran Çayı ile Susaklı ve Köşklükavak) küçük derelerinde birleşmesiyle Karaçayı oluşturur. Tüm bu sayılan derelerimiz İlçemiz içerisinde denize dökülmektedir. Bu akarsular İlçemizin önemli su taşıyıcı dereleridir.

     Finike ilçesi mülki alanı 699 km2 ( 699.000 dönüm, 69.900 hektar)’dir. İlçenin toplam olarak 28 km sahil kıyı şeridi bulunmaktadır.

Tarihi ve Coğrafi Yapısı

Gazipaşa tarihi M.Ö. 678 yıllarına kadar gitmektedir. O tarihlerde Selinus adıyla Hacımusa Çayı’nın iki yakasına kurulmuş bir liman kentidir.

Daha sonra sırasıyla Roma egemenliği hüküm sürmüş olup, Selçuklu Sultanı 1.Alaaddin Keykubat’ın 1221 yılında Alanya’yı fethiyle Selçuklu egemenliğine geçen kent, Gedik Ahmet Paşa tarafından 1471 yılında Selinti ismiyle Osmanlı yönetimine dahil edilmiştir.

Atatürk tarafından 21.10.1921 tarihinde Resmi Gazete’ de yayınlanan Bakanlar Kurulu kararıyla Gazipaşa adıyla ilçe yapılmışsa da, 1926 yılında nüfusun azlığı nedeniyle ilçeliği kaldırılmış, Hacımusa Çayının doğusu Şansa nahiyesi olarak Anamur’a, batısı ise Pazarcı Gazipaşa olarak Alanya’ya bağlanmıştır. 1926-1948 yılları arasında Mersin iline bağlanan ilçemiz, 01/01/1948 tarihinde yürürlüğe giren 09/12/1947 tarih ve 5071 Sayılı TBMM Kararı ile tekrar ilçe statüsüne kavuşmuştur.

COĞRAFİ KONUM VE YAPISI

İlçemiz Antalya’nın en doğusunda olup 180 km uzaklıktadır.

Batısında Alanya İlçesi,

Doğusunda Mersin İli Anamur İlçesi, 

Kuzeyinde Karaman İli Sarıveliler ve Ermenek İlçeleri ile sınır komşusudur.

Akdeniz kıyısına 50 km uzunluğunda sahil şeridi, 7 km uzunluğunda kumsal alan bulunmaktadır.

Yüzölçümü 921. Km²dir.

         DAĞLAR VE AKARSULAR

Toros Dağlarından kar sularıyla beslenen Sugözü Çayı, yeşil bir vadinin içinde süzüle, süzüle Akdeniz’e ulaşmaktadır. Buz gibi sularında yetiştirilen alabalıklar ırmak kenarındaki alabalık restoranlarında yerli ve yabancı turistlere servis edilmektedir. Tertemiz sularında yüzen turistler, denize alternatif tatlı suda serinleme şansı bulmaktadır.

BİTKİ ÖRTÜSÜ

Gazipaşa, kıyısında bulunduğu Akdeniz’in etkisinin açıkça hissedildiği, tipik bir Akdeniz iklimi karakteri taşır. Bu karakter, yazların sıcak ve kurak, kışların ise ılık ve yağmurlu geçtiği bir iklim özelliğidir. Sadece Ocak ve Şubat aylarında düşen yağış oranı, Türkiye’nin en yağışlı yeri olan Rize çevresinin aynı dönemi ile neredeyse eşittir. Ancak bütün bunlara rağmen, yaz aylarının başlamasıyla birlikte kurak bir dönem başlar ve yaklaşık 5 ay neredeyse hiç yağış düşmez. Bitki Örtüsü Akdeniz bölgesinin tipik bitki örtüsü olan makiler ilçedeki 800-1000 metre yüksekliğe kadar olan alanların denize bakan dik yamaçlarında, Akdeniz’in bitki örtüsü olan maki görülmektedir. 800-1200 metreden sonra ise Akdeniz fundası ile karışık durumdaki çam ormanlarını görmek mümkündür. Daha yükseklerde karaçam, sedir, ladin ve ardıç gibi orman çeşitleri yaygındır.

İKLİM YAPISI

Bölgenin tümünde olduğu gibi Gazipaşa’nın ilçe merkezinde Akdeniz iklimi hüküm sürmektedir. Kışları ılık ve yağışlı, yazları sıcak ve kuraktır. Kışın Toroslar’ın tepesine kar düşmektedir.

Gündoğmuş ilçesi Antalya’ya 153 km. doğuda, Akseki-Konya yolunun 32 km. güneyinde yer almaktadır. Alanya’ya mesafesi 70 km. Manavgat’a olan uzaklığı 70 km. kadardır. Şimdiki Gündoğmuş bölgesi Cumhuriyet kurulmadan önce Senir ve Çündüre, bölgelerine ayrılıyordu. Orta çağda siyasi ilişkileri daha çok Alaiye kazası veya Sancağı ile olmuştur. Alaiye 19. yüzyıl sonlarında kaza statüsüne indirildikten sonra kısmen Akseki’ye bağlı olarak siyasi hayatını sürdürdüğünü görürüz. Karaman Eyaleti, Konya Sancağı veya Teke Sancağı adı altında idari bağlılıkları vardı. Bazı kayıtlarda Konya Vilayeti, Teke (Antalya) Sancağı, Senir Kazası olarak da geçer. 19. yüzyıl sonlarındaki kayıtlarda (1889 dan sonra) nahiye olarak geçmektedir. Senir Düşenbih nahiyesi olarak bazen Manavgat’a bazen Akseki’ye bazen de doğrudan Antalya Teke beyliğine bağlı idi. Çündüre nahiyesi ise daha çok Alanya ile ilişkili olmuştur. Gündoğmuş’un ilçe olmasından önceki adı “Eksere” dir. Akseki ilçesine bağlı bir köy iken 1936 yılında çıkarılan bir yasa ile ilçe olmuş ve adı “Gündoğmuş” olarak değişmiştir.
İbradi, Antalya iline bağlı bir ilçedir. İlçenin adının Arapça ”ibrad” yani “soğuk yer” manasındaki sözcükten geldiği düşünülür.

Yöre insanı Yörük’tür. Oğuzların Salur boyundan, Teke Türkmenlerinin çoğunlukla yaşadığı bir bölgedir. Afşar, İğdir ve Selçuklulardan dolayı Kınık boyları da hakimdir. Öz Türkçenin kullanımı çok yaygındır, Akseki – İbradı havzasında konuşulan Öz Türkçe hala kendini korumaktadır. Yöre halkı, Orta Asya’ya ait âdetleri hala korur. Oğlak, keçi, çebiç, teke fazlasıyla tüketilir.

Tarihi: Psidya sınırları içinde yer alan İbradı’nın kuruluş tarihi tam olarak bilinmiyor. Ancak, İbradı ve çevresinde bulunan kalıntılardan Roma devrine uzandığı tahmin ediliyor Örneğin, İbradı’ya 2 km. mesafede kurulu Ormana Belediyesi ile 7 km. mesafedeki Ürünlü Köyü’ nün arasında helenistik dönem Erymnya Antik Kenti’nin kalıntıları mevcuttur. Kentin nekropolü  ise Ormana’yı çevreleyen kayalık sırtlardır

Coğrafi Yapısı: İlçe doğusunda Beratlı, Trabeza, Kurkur, Çuvallı, Aktepe; batısında Melik, Toka, Geçkar ve Çeçkar, Uluçukur. Kesik; kuzeyinde Zimbit, Obet, Gaydan, Uluçukur, Akpınar, Lök, Pınarcık, Enerli; güneyinde Katara, Karadağ, Akıncı, Kurtgediği dağları ile çevrilmiştir. Gembos ve Gemboğazı ovası İbradı’nın kuzeyinde Dereköy ile Göynem ve İbradı arasındadır. Rakamı 1300 metredir. Dağlardan inen sularla dolar göl halini alır. En kuzey ucu Taşköprü, en güney ucun da Başpayam İbradı belidir. Ortası, Ortapayam ve Erilikli adıyla anılır. Kapladığı arazi aynı bir bademi andırır. Bu ovanın genişliği 2 km. uzunluğu 15 km’dir. Bir diğer ova olan Eynif Ovası Toka, Karadağ ve Cimriği Dağları arasındadır. Genişliği Gembos’a yakındır. Üzümcü Ovası ise Başlar Köyü yakınında olup, İbradı’nın Çukurviran Mahallesi yanındadır. Ekim ve meraya elverişli bir sahadır. Bu üç ovadan ilçede başka küçük çapta ovalar bulunmaktadır.

Nüfus Durumu: 2017 yılında yapılan ve halen devam eden adrese dayalı nüfus kayıt sistemine göre yapılan Nüfus sayımında İlçe Merkezinde 1.228 ve mahallelerde 1.028 olmak üzere toplam Nüfus 2.656 olarak belirlenmiştir.

İdari Durum: İlçemiz 9 mahalleden oluşmaktadır. Mahalleler arazi yapısına bağlı olarak dağınıktır. Mahallelerin tamamında ulaşım imkânı, telefon ve elektrik mevcuttur.  Çalışmalar genel olarak devlet-vatandaş işbirliği ile yapılmaktadır.

Kemer 1968 yılında Nahiye, 1986 yılında yapılan seçimler sonucunda ise Belde olmuştur. 20.05.1990 gün ve 20523 sayılı Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlüğe giren 3644 sayılı Kanunla Kemer İlçesi kurulmuştur. İlçemiz Kaymakamlığı 26.08.1991 tarihinde faaliyete başlamıştır.

Kemer İlçe merkezi Antalya’nın 43 km. batısındadır. İlçe, Batı Toros Dağlarının eteklerinde 46 km. uzunluğundaki kıyı şeridi üzerinde kurulmuştur. Doğusu Akdeniz, batısı orman ve dağlarla çevrili olan İlçemizin yüz ölçümü 412 km2 dir. İlçemizin 45.000 hektarlık alanı ormandır. İlçemiz iklimi yazları sıcak ve kurak, kışları ise ılık ve yağışlıdır. İlçe merkezinde en yüksek rakım ise 15 m.dir.

–      Etiler Zamanında PİSİDYA  Cumhuriyeti Devri.
2-      Roma Bizans Devri.
3-      Selçuklular Devri.
4-      Hamitoğulları ve Teke Beyliği Devri.
5-      Osmanlılar Devri  olmak üzere 5 ana bölümden oluşmaktadır.
 
            1-ETİLER ZAMANINDA PİSİTYA CUMHURİYETİ DEVRİ:
            Korkuteli Antalya’nın kuzey batısında ve Antalya’ya 60 Km.uzaklıkta bulunmaktadır. Evliya Çelebi’nin Istanoz hakkında yazdığı bilgiye göre burada İsinda adında bir kasaba vardı. İsinda Kasabası Pisidyalılar zamanında kurulmuştur. Alaaddin Kışla Mahallesinde İsinda kasabası Pisidyalılara ait şehir kalıntılarına rastlanmaktadır. Pisidya Cumhuriyeti Eti İmparatorluğuna bağlı, içişlerinde bağımsız bir devlet idi. Pamiiya Karyalıkya gibi diğer küçük devletlerle komşu bulunuyordu. Pisidya’ nın çevresinde bulunan diğer küçük devletlerden bazıları şunlardır. KOMABE (Garipçe), KRATOPOLİS (Kızılkaya), LEGOST (Büyükköy Yakası), POGLA (Çomaklı), SERGÜCİA (Bayat), TİMPRİANDA (İmrahor), VEBRE (Bozova), TERMESUS (Güllükdağı) gibi.
 
2-ROMA BİZANS DEVRİ:
            Pisidya Cumhuriyeti M.Ö.395 Roma İmparatorluğu doğu ve batı olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Doğu Roma İmparatorluğunun bir ismi de Bizans’tır.Bölgenin uygarlıktaki inkişafı İskenderin ölümünden sonraki  Helenistlik  çağda  başlar. Doğu kültürü ile batı  kültürünün  kaynaşması  Roma’nın
doğuya hakim olması buralarda kurulan medeniyetlerin birer örneğidir.
            Korkuteli (Istanoz) Romalılardan kalma eserler şunlardır.
a)Keşiş Evi:  Taş oymadan yapılmış olup Alaaddin kışla semtindeki cirim boğazı civarındadır.
b)Eski Roma Mabedi: Şimdiki yerinde Hamitoğulları’ndan kalma taş medrese vardır.
 
            3- SELÇUKLULAR DEVRİ:
            İlçemiz Selçuklu hükümdarı Gıyaseddin KEYHÜSREV zamanında (1207) Bizanslılardan alınmıştır. Sultan Gıyaseddin KEYHÜSREV Alaşehir yakınında yapılan savaşda şehit olduğunda yerine oğlu 1.İzzettin KEYKAVUS geçmiştir. (1210-1219) Alaaddin KEYKUBAT’ın yaz mevsimi Korkuteli de kış mevsiminide Antalya’da geçirdiği bilinmektedir. Hükümdarlığı 1219-1237 yılları arasında geçmiştir. Ölümünden sonra yerine 11. Gıyaseddin KEYHÜSREV geçmiştir. 1243 yılında Moğollarla yapılan Kösedağ savaşından sonra devletin zayıfladığı ve parçalanmaya yüz tuttuğu görüldü. Alaaddin KEYKUBAT zamanında bütün Akdeniz kıyıları Türk hâkimiyeti altına girmiştir. İlçemiz “Alaaddin Mahallesi” isminin Sultan Alaaddin KEYKUBAT’a izafeten verildiği bilinmektedir.
İlçemizde Selçuklulardan Kalma Eserler Şunlardır.
a) Sultan Alaaddin Camii: (Alaaddin Kışla semtindedir.) Enkazından büyük bir eser olduğu 
anlaşılmaktadır. Alaaddin KEYKUBAT zamanında veya sonrasında ona izafeten yaptırıldığı sanılmaktadır.
b)İmarethane: Hamitoğullarının-Hamit – Abatlıların yaptırmış olduğu taş medresenin
bulunduğu yerde büyük bir imarethane mevcutmuş. Bu enkaz üzerinde sonradan Hamitoğulları şimdiki taş medreseyi inşaa etmişlerdir.
c)   Su Tüneli : Alaaddin kışla semtinin sulanmasında büyük fayda sağlamış olan bu eser kışla
semtinin batısında bir yer altı tüneli iken; Şu anda Korkuteli Barajı altında kalmıştır.
d)  Porsuyu Kalıntıları: Korkuteli Sülekler mahallesindeki por (kireçli) suyunun o zamanlardan
getirilmiş olduğu toprak altından çıkan su künklerinden anlaşılmaktadır.
e)  Hamamlar: Kışla semtinde 3 adet hamam kalıntısı ile kızılkahveler civarında kullanılmaz
durumda bir hamam mevcuttur. Hamam 1990 yılında restore edilmiştir.
f) Türbeler: Rivayete göre Selçuklular bu havaleyi fethederlerken beş büyük zat  şehit
düşmüştür. Bunlar YARANDEDE (Atatürk Orman Parkı Arkası), KURTBABA(İmrahor Mahallesi karşısı), ALİFAHRETTİNİ KEBİR ( Büyükköy), ALİFAHRETTİNİ SAĞİR (Küçükköy), KUREYŞ BABA (Gümüşlü Mahallesi),isimli zatlardır. Adı geçen semtlerde türbelerinin olduğu sanılmaktadır.
 
            4-HAMİTOĞULLARI VE TEKE BEYLİKLERİ DEVRİ:
            Korkuteli ilçesinin Hamitoğulları ve Teke beyliği devrinide yaşadığını görürüz. Korkuteli Isparta’ da hükümet kuran Hamitoğulları tarafından Antalya’dan daha önce alınmıştır. Antalya Hamitoğulları tarafından 1321 de alınmıştır. Hamitoğlu İlyas beyin ölümünden sonra oğlu Yunus Bey Antalya Teke Beyliğinin kurucusu olmuştur.
 
            5-OSMANLILAR DEVRİ:
            Antalya ve çevresi 1392 yılında Yıldırım BEYAZIT tarafından alınmış idaresi oğlu İsa ÇELEBİ’ye verilmiştir. 1402 Ankara savaşından sonra Timur bu bölgeyi Hamitoğullarından alıp Tekebeyi Osman Beye vermiş ise de Antalya da bulunan sancak beyi Hamza Bey Korkuteli’de bulunan Osman beyin üzerine yürüyerek 1423 yılında ortadan kaldırmıştır. Yavuz Sultan SELİM zamanında Kardeşi Şehzade KORKUT Antalya’da sancak beyi idi. İki kardeşin arası açılınca öldürülmekten korkan Şehzade KORKUT Osmankalfalar mahallesi yakınındaki bir mağarada saklanmakta iken burada kardeşi tarafından boğdurulmuştur. Antalya Osmanlı İmparatorluğu zamanında Anadolu eyaletinin Teke Vilayeti iken 1864 de vilayet taksimatı yapılınca Konya Vilayetinin Teke Sancağına merkez olmuştur. Korkuteli 1879 tarihinde Teke Sancağına bağlı nahiye merkezi olmuştur. 1915 yılı Temmuz ayında Antalya Mutasarrıflığına bağlı ilçe merkezi olmuş adı da Istanoz olarak söylene gelmiştir. Vilayet Meclisinin kararı ile Şehzade KORKUT’a izafeten ilçenin adı KORKUTELİ olarak kabul edilmiştir.
 
COĞRAFİ DURUMU:
Korkuteli İlçesinin ilk temelini teşkil eden Alaaddin Mahallesi ilçemizin ilk yerleşim merkezidir. Korkuteli ilçesi Antalya iline bağlı Akdeniz bölgesi ilçelerindendir. Doğusunda Antalya Merkez ilçesi, Batısında Muğla Fethiye ilçesi ve Burdur Gölhisar ve Çavdır ilçesi, Güneyde Kumluca ve Elmalı İlçeleri ve Kuzeyde Burdur ili Bucak, Karamanlı ve Tefenni ilçeleri ile çevrilidir.
 
Yüzölçümü 2531 Km2 dir. Deniz seviyesinden yüksekliği 1020 metre olup ¼ oranında Akdeniz iklimi, 3/4 oranında göller bölgesi kara iklimi hüküm sürer. Soğuk hava göller bölgesinden, sıcak hava Akdeniz bölgesinden intikal etmektedir. Yılın dört mevsimi bariz olarak görülen ilçemizde hava sıcaklığı ortalaması kış aylarında genel olarak –5 derece ve yaz aylarında +25 derece olmaktadır.
 
Torosların başlangıcını teşkil eden Bey dağlarının Akdenize bakan yüzünün arka kısmında oluşan düzlüklerin ve tepeciklerin hakim olduğu bir arazi yapısı mevcuttur.
 
Doğal yapı olarak Bey dağlarının yamaçları ve etekleri çamlık fundalık ve ormanlarla kaplı olup,düz alanlar ise; tarım alanı olarak kullanılmaktadır. Korkuteli İlçesinin 1.014.650 da. tarım alanı, 58.000 da. çayır-mera, 25.000 da. tarım dışı alandır.
 
NÜFUS ve İDARİ DURUMU      
            2018 yılı Türkiye İstatistik Kurumu Adrese Dayalı Nüfus Tespiti sonuçlarına göre Korkuteli İlçesinin Toplam Nüfusu 55.712 dür.
            İlçemiz Korkuteli de; 1 İlçe Belediye Başkanlığı ve 58 mahalle mevcuttur.
           
EKONOMİK DURUM:
Korkuteli İlçesinin 101.465 Ha. Tarım alanı, 5.800 Ha. Mera çayır, 100.337 Ha. Orman ve fundalık alanlar, 351 Ha. Su yüzeyleri, 145.835 Ha. Orman ve tarım dışı sahalar oluşturmaktadır.
            İlçenin ekonomik yapısı daha çok tarıma, hayvancılığa ve yayla turizmine dayalıdır. Özellikle kırsal yörelerde küçük aile işletmeleri şeklinde tarım ürünleri ve hayvan besiciliği yapılmaktadır.
Antalya Körfezi’nin kuzeyinde ve batısında yer alan kıyı ovaları, Kumluca’dan başlayarak Gazipaşa’ya kadar uzanmaktadır. Bu düzlükler tarihin eski dönemlerinden beri insanın yaşamına imkân veren çok elverişli ve her dönmemde alternatifi bol şartları ile insanın yaşadığı, geçim faaliyetlerinin sürdüğü bir saha olarak gözlenir. Ancak bu bölgede cumhuriyetten sonra gerçekleşen tarımda, ulaşımda, sanayide, ticarette ve turizmde yapılan çalışmalar buraların nüfusunun artışında etkili olmuştur. Kumluca Ovası da 30–40 yıl öncesinde dahi yaz aylarında göçebelerin, bir kısım köylülerin yaylaya çıktıkları sırada oldukça ıssızdı. Bu sahalar yakın zamana kadar geniş bataklıklar ve fundalıklarla kaplıdır. Bu olumsuz şartlar yayla ile ova arasındaki hareketle biraz olsun telafi edilmiştir. Zamanla toprakların ıslahı ile fiziki şartların daha iyi hale gelmesi ile eski kır yerleşmelerine ilaveten daha sonraları göçebelerde gelip yerleşmişler ve köyler oluşturmuşlardır. Cumhuriyet döneminde İlçe sınırları içerisinde konar–göçer şeklinde yaşam tarzı kısmen de olsa azalmış ve göçebe hayatı günümüzde sona ermiştir. Kumluca ilçesinde, Cumhuriyet sonrasında yapılan nüfus sayılarına bakıldığında, çok hızlı bir nüfus artışının olduğu görülür. 1940 yılında 11.884 olan nüfus 1970 yılında iki katını aşarak 25.468’e ulaşmış ve 2007 yılına gelindiğinde ise 65.904’e yükselmiştir. 67 yıllık sürede İlçe’nin nüfusu toplamda yaklaşık 55.000 kişi artmıştır. Aynı dönemde yani 1940 ve 2007 yılları arasında nüfus artış oranı %554.5’tir. 1945 yılında 12.758 kişi olan ilçe nüfusu 1940-45 arasında %7.3’lük bir artış göstermiştir. 1945-50’de %28.3 ve 1950-55 döneminde %23.3 artmıştır. İlçe nüfusu 1960’da %1.0’lik bir düşüş ile 19.986 kişiye gerilemiştir. 1965 yılında %11.5’lik bir nüfus artışı ile 22.291 kişiye yükselmiştir. Kumluca ilçesi toplam nüfusu bu tarihten sonra artık hiçbir nüfus sayımında önceki sayımların gerisine düşmeyerek sürekli bir artmıştır. İlçe’de nüfus 1970’te %14.2 (25.468), 1975’de %14.3 (29.126), 1980’de %0.07 (29.146), 1985’te %22.4 (35.693), 1990’da %25.6 (44.834), 1997’de %12.4 (55.864), 2000’de %9.8 (61.370) artmıştır. 2007 yılına gelindiğinde de 65.904 kişiye yükselen ilçe nüfusu bir önceki sayım yılına göre %7.3 artmıştır.
 

22 Mart 2008 tarih ve 26824 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5747 sayılı Kanun ile Muratpaşa İlçesi kurulmuştur. ‘Attalos Yurdu’ anlamına gelen Antalya, II. Attalos tarafından kurulmuştur.

        Bergama Krallığının sona ermesiyle (M.Ö. 133) bi süre bağımsız kalan kent, daha sonra korsanların eline geçmiştir. M.Ö 77’de Komutan Servilius Isauricus tarafından Roma topraklarına katılmıştır. M.Ö. 67’de Pompeius’un donanmasına üs olmuştur. M.S. 130’da Hadrianus’un Attaleia’yı ziyaret etmesi şehrin gelişmesini sağlamıştır. Modern şehir, antik yerleşmenin üzerine kurulduğundan, Antalya’da antik çağ kalıntılarına çok az rastlanmaktadır. Görülebilen kalıntıların ilki, eski liman olarak nitelenen liman mendireğinin bir kısmı ve limanı çevreleyen surdur.

        Surların park dışındaki kısmında restorasyonu yapılan Hadrian Kapısı Antalya’nın en güzel antik eserlerinden biridir.

        Antalya Şehir Surları Helenistik dönemde surlar, tiyatro plânlı şehrin etrafını çeviriyordu. Bizanslılar döneminde ikinci bir sur ve hendekle takviye edilmiştir.

        Antalya’nın ilk surlarının II. Attalos zamanında yapıldığı bilinmektedir. M.S. 130 yılında Roma imparatoru Hadrianus, Antalya seferi sırasında ‘Hadrianus Kapısı’nı yaptırmış, surların doğu bölümünü de onarttırmıştır. Antalya, M.S. 395 yılından itibaren Bizans döneminde, özellikle Akdeniz ticareti açısından işlek bir liman olmuştur. VII.yüzyıldan başlayarak Arap akınlarına uğrayan şehir, 860 yılında Abbasi halifesi Mütevekkil’in kumandanı Fazıl bin Karin tarafından kısa bir süre zapt edilmiştir.

        Bizans imparatoru VI. Leon ve oğlu Konstantin Porphrogenetos döneminde (M.S. 912-914) surların yeniden onarıldığı bilinmektedir. Bu dönemde surlar, ikinci bir sur ve sur dışında bir hendekle kuşatılmıştır.

        Eski Antalya kenti, birisi deniz ve birisi de karadan olmak üzere at nalı şeklinde iki surla korunmaktaydı. Ayrıca şehir içi yerleşim merkezlerini birbirinden ayıran duvarlar da vardı. Dış surlarda çok sayıda ve elli adım aralıklarla kuleler bulunuyordu. Antalya surlarının geçmişi antik çağlara kadar uzanır. Genellikle Helen devri temelleri üzerine Romalılar tarafından yapılmış olup Selçuklular devrinde genişletilmiş ya da onarılmıştır. Duvarlarda çok sayıda antik özellik taşıyan taş bloklar kullanılmıştır. XIX.Yüzyılın sonlarına kadar neredeyse tamamı korunmuş haldeydi.

        Günümüzde sadece kent içindeki bazı burçlar, Hadrian kapısı, Saat Kulesi, Hıdırlık Kulesi ve bazı duvar kalıntıları varlığını korumaktadır.

1925-1926 kayıtlarında nahiye statüsünde olan Serik, Cumhuriyetin ilk yıllarında 30 Mayıs 1926 tarihinde kabul edilen, 26 Haziran 1926 tarih ve 404 nolu Resmi Ceride (Bugünkü Resmi Gazete) ‘de yayınlanan 877 numaralı ‘Teşkilat-ı Mülkiye Kanunu’nun ikinci maddesinde dört numaralı cetvele kayıtlı, yeniden teşkil edilen 18 kaza arasında yer almıştır. Bu kanuna göre Kökez, Belpınar ve Kürüş Mahallerinden oluşan Serik kazası 26 Haziran 1926 tarihinde kurulmuştur.1926-1927 yılı kayıtlarına göre Serik’in ilk Kaymakamı Rifat Bey, Malmüdürü Nüzhet Bey’dir.
 

1926 yılında Serik’te Belediye Teşkilatı, Adliye, Özel İdare, Tarım, Ziraat, Orman Teşkilatı, tek doktor ve belediye ebesi ile hizmet veren Hükümet Tabipliği, Jandarma Bölük Komutanlığı, Kökez Mahallesi, Yeni Mahalle, Belpınar Mahalle Muhtarlıkları oluşturulmuş olup Serik’te tek nahiye Gebiz Nahiye Müdürlüğü ile Jandarma Karakolu ve Yanköy Köyünde asayiş karakolu bulunmaktaydı. 1928 yılı Dâhiliye Vekâleti kayıtlarına göre, Serik İlçe Merkezine 56, Gebiz Nahiyesinde 21 olmak üzere Serik Kazasına 77 köy bağlı idi. Cumhuriyet’in ilk yıllarında bazı köylerin birleştirilmesi ve köy statüsünde olan bazı aşiretlerin iskân edilerek bir köyün mahallesi konumuna düşürülmesi Serik kazasının nahiyelerine bağlı köy sayısının düşmesine sebep olmuştur. 1940 yılına gelindiğinde merkez ilçeye 43, Gebiz Beldesine 18 köy olmak üzere 61 köy bağlıydı.

i