Call: 0123456789 | Email: info@example.com

ingilizcede Bağlaçlar (Conjunctions in English) Ders 17


Bağlaçlar Nelerdir?

Bağlaçlar:

Başka kelimeleri, cümleleri veya cümlecikleri birbirine bağlayan kelimelerdir.

BAĞLAÇLAR / CONJUNCTIONS

1) Coordinating Conjunctions (Koordine eden bağlaçlar)

2) Correlative Conjunctions (Benzer, ilişki sağlayan bağlaçlar)

3) Aynı Fikri Belirten Bağlaçlar

4) Örnekleme Yaparken Kullanılan Bağlaçlar

5) İstisna Durumlarda Kullanılan Bağlaçlar

6) Subordinating Conjunctions (Zarf bağlaçları): Altı guruptan oluşur Bunlar:

  1. Zaman Belirten Bağlaçlar
  2. Neden-Sonuç Belirten Bağlaçlar
  3. Durum-Koşul Belirten Bağlaçlar
  4. Mekan Belirten Bağlaçlar
  5. Zıtlık Belirten Bağlaçlar
  6. Amaç Belirten Bağlaçlar

1) Coordinating Conjunctions (Koordine eden bağlaçlar)

Koordine eden bağlaçlar, cümle içindeki bir veya birden fazla öğeyi birleştirmek için kullanılır. Bu bağlaçlar genelde günlük dilde sık olarak kullanılan bağlaçlardır. İngilizcede koordine eden bağlaçlar, “for”, “and”, “nor”, “but”, “or”, “yet” ve “so” olmak üzere 7 tanedir. Bu bağlaçlar FANBOYS şekline kısaltılabilir. Aşağıdaki tabloda bu bağlaçların ne olduğunu, anlamını ve örnek cümlelerini görebilirsiniz.

Coordinating Conjunctions

Türkçesi

Örnek Cümle

For

Çünkü, için

She bought ice cream for her children.
(Çocukları için dondurma aldı.)

And

Ve

I bougt some chips and drinks for the night party.
(Parti için cips ve içecek aldım.)

Nor

Ne de

She does not eat aubergine nor pepper.
(Ne patlıcan yiyor ne de biber.)

But

Ama

I like the town but I really hate the transportation.
(Şehri seviyorum ama ulaşımından gerçekten nefret ediyorum.)

Or

Veya

How do you want; the hard way or the easy way.
(Nasıl istersin (Nasıl istersiniz); zor yol veya kolay yol.)

Yet

Yine de, halbuki,

ama

We spent half of our sources, yet the final work was perfect.
(Kaynaklarımızın yarısını harcadık, yine de biten iş mükemmeldi.)

So

Bu yüzden

/nedenle

I had a money shortage so I took a shady job from a man.
(Para sıkıntım vardı bu yüzden adamın birinde şüpheli bir iş aldım.)

2) Correlative Conjunctions (Benzer, ilişki sağlayan bağlaçlar):

Benzer, ilişki sağlayan bağlaçlar iki farklı yapıyı, cümleyi veya ikili kelime öbeğini bağlayan yapılardır. Bu bağlaçlar ikili kalıplardan meydana gelirler. İlişki sağlayan bağlaçlar “her ikisi de”,”her biri”,”ne şu ne bu” gibi anlamlar taşımaktadır. 

Correlative Conjunctions

Türkçesi

Örnek Cümle

not only..but also..,

Sadece .. değil, ayrıca…

He not only bought a laptop but also a headset.
(Sadece bir laptop değil ayrıca bir kulaklık aldı.)

both..and..

Hem…hem de

I both like cakes and ice cream.
(Hem kek hem de dondurma seviyorum.)

either..or..

Ya…ya da…

You either choose the trip to Hawaii or you stay here.
(Ya Hawaii’ye bir geziye gitmeyi seçersin ya da burada kalırsın.)

neither..nor..

Ne…ne de

I neither want the shirt nor the sweater.
(Ne gömleği ne de kazağı istiyorum.)

whether….or

…mi yoksa… mi

They always always ask me whether I am sad or not.
(Bana her zaman mutsuz muyum yoksa değil miyim diye soruyorlar.)

not…but…

değil…ama…

Well, she is not clingy but careless.
(Darlayan bir değil ama umursamaz.)

3)Aynı Fikri Belirten Bağlaçlar

Zıtlık belirten bağlaçlara benzer olarak, İngilizce aynı fikri belirten bağlaçlar, zaman belirten bağlaçlar gibi sıkça kullanılmaktadır. Bu bağlaçlar özellikle akademik dilde yazılan makale gibi eserlerde sıkça kullanılmaktadır.

Aynı Fikri Belirten Bağlaçlar

Türkçesi

Örnek Cümle

Additionally

bundan başka, ayrıca

Additionally, we should get more snacks.
(Ayrıca daha çok abur cubur almalıyız.)

Also

ayrıca

We should also visit them.
(Ayrıca onları da ziyaret etmeliyiz.)

As well as

-e ilave olarak, birlikte, yanısıra

She likes cats as well as dogs.
(Kedilerin yanı sıra köpekleri de seviyor.)

Besides

ayrıca, üstelik, zaten, bir de, ek olarak

She wants to learn other languages besides English and French.
(İngilizce ve Fransızcaya ek olarak başka diller de öğrenmek istiyor.)

Furthermore

dahası

Furthermore, he left a multi-million dollar estate upon his death.
(Dahası, öldükten sonra multi milyonluk mülkü bıraktı.)

In addition

hem de, ilaveten, üstelik

She got gifts in addition to the cake.
(Pastaya ek olarak hediyeler de aldı.)

Moreover

dahası

Moreover, he left a multi-million dollar estate upon his death.
(Dahası, öldükten sonra multi milyonluk mülkü bıraktı.)



4)Örnekleme Yaparken Kullanılan Bağlaçlar

Örnekleme yaparken kullanılan bağlaçlar İngilizcede bir durumun veya olayın benzer olaylarını veya bir maddenin başka değişkenlerini anlatmak için kullanılır.

Örnekleme Yaparken Kullanılan Bağlaçlar

Türkçesi

Örnek Cümle

For example

örnek olarak, örneğin, mesela

Well, you can visit great places in world. For example: …
(Dünyada mükemmel yerleri ziyaret edebilirsin, örnek olarak: …)

For instance

mesela, örnek olarak

Well, you can visit great places in world. For instance: …,
(Dünyada mükemmel yerleri ziyaret edebilirsin, mesela: …)

5)İstisna Durumlarda Kullanılan Bağlaçlar

İstisna durumlarda kullanılan bağlaçlar İngilizcede bir olayın istisna durumunu belirtmek için kullanılır.

İstisna Durumlarda Kullanılan Bağlaçlar

Türkçesi

Örnek Cümle

Apart from:

-dışında, -başka

Apart from one person, the room was empty.
(Bir kişi dışında oda boştu.)

Aside from

-den başka

Aside from her hobbies, he started to pick new courses.
(Hobilerinden başka yeni kurslar da aldı.)

Except that

haricinde, -dışında

He is pretty rude expect that one time.
(O bir defa dışında kendisi kaba biri.)

6)Subordinating Conjunctions (Zarf bağlaçları):

İngilizce de subordinating conjunctions veya adverbial conjunctions olarak belirtilen zarf bağlaçları yer, zaman, neden, koşul, sonuç ve durum belirtirler. Zarf bağlaçları yapıları itibari ile farklı kullanım amaçları ve yerlerinde bulunabilirler. Zarf bağlaçları İngilizcede en çok bulunan bağlaçlardır.

Bu bağlaçlar kendi içerisinde

  1. Zaman belirten
  2. Mekan belirten
  3. Durum/şart-sonuç belirten
  4. Neden-sonuç belirten
  5. Amaç belirten zarf bağlaçları
  6. Zıtlık ve ortaklık belirten zarf bağlaçlar olarak ayrılmaktadır.

1) Zaman Belirten Bağlaçlar

İngilizce zaman bildiren bağlaçlar bir eylemin zamanını belirtirler. İngilizcede en çok kullanılan bağlaç gruplarındandır.

Zaman Belirten Bağlaçlar

Türkçesi

Örnek Cümle

After

-dan sonra, ardından

I will pick the drinks after I get off the subway.
(Metrodan indikten sonra içecekleri alacağım.)

Before

-dan önce, öncesinde

He should have warned us before the events.
(Olaylardan önce bizi uyarmalıydı.)

As long as

süresince, -dığı sürece

It isn’t a problem for us as long as you are okay with it.
(Senin için uygun olduğu sürece bizim için bir problem yok)

Until

-a kadar

She won’t be joining us until she finishes her homework.
(Ödevini bitirene kadar o bize katılamayacak.)

Whenever

-dığında

I’ll be here whenever you need me.
(Bana ihtiyacın olduğunda burada olacağım.)

When

-dığı zaman

She’ll start the car when we leave the bank.
(Bankadan çıktığımız zaman arabayı çalıştıracak.)

While

iken, sırasında

The crowd moved while the police gave the warnings.
(Polis uyarıları verirken kalabalık hareketlendi.)

Then

sonra

He walked around a little bit then moved to the other side.
(Etrafta biraz yürüdekten sonra karşı tarafa geçti.)

Since

den beri

we have been here since the beginning.
(Başından beri buradayız.)

Once

Gerçekleşir gerçekleşmez

Start running once you heard the whistle.
(Düdüğü duyduğunda koşmaya başla.)

Now

şu anda, şimdi

It is all crystal clear now.
(Şimdi hepsi apaçık ortada.)

By the time

-e kadar, -dığı zaman, -meden önce

He’ll be there by the time we arrive.

(Vardığımız zaman o orada olacak.)

During

süresince, sırasında

Do not eat during the class.
(Ders sırasında yemek yemeyin.)

Immediately

… anda, olur olmaz, -den hemen sonra

They vanished immediately after the crash.
(Kazadan sonra hemen ortadan kayboldular.)

2)Mekan Belirten Bağlaçlar

İngilizce mekan belirtilen bağlaçlar bir eylemin veya olayın nerede gerçekleştiğini gösterir. Bu bağlaçlar aynı zamanda geleceğe dair söz verme manasında kullanılabilir. (bknz. wherever)

Mekan Belirten Bağlaçlar

Türkçesi

Örnek Cümle

Where

-dığı yerde

Can you tell us where you are.
(Bize nerede olduğunu söyleye bilir misin.)

Wherever

Nerede olursa, her -dığı yerde

He brings trouble wherever he goes.
(Nerede olursa olsun sorun çıkarıyor.)

3) Durum-Koşul Belirten Bağlaçlar

İngilizce durum koşul bağlaçları bir eylemin veya olayın hangi etkenlere bağlı olarak geliştiğini gösterir. Bu bağlaçlar aynı zamanda “keşke” anlamı taşıyacak şekilde de kullanılabilir.

Durum-Koşul Belirten Bağlaçlar

Türkçesi

Örnek Cümle

As if

-miş/-mış gibi

Hhe acts as if he is running the business.
(Sanki işyerinin sahibiymiş gibi davranıyor.)

As long as

-dığı sürece

I’m well with it as long as you are as fine.
(Sen iyi olduğun sürece bana sıkıntı yok.)

As far as

-e göre, -e kadar

As far as I know, the teacher is at the school.
(Bildiğim kadarıyla öğretmen okulda.)

Only if

yalnızca

I would do it only if you promise to return the favor.

(Bunu ancak iyiliğin karşılığını vereceğine söz verirsen yaparım..)

If only

keşke, –ması şartıyla

If only I passed the school.

(Keşke okulu geçebilseydim.)

On condition that:

–ması şartıyla

I will buy you the toy on the condition that you will behave nicely.

(İyi davranman şartıyla sana oyuncağı alacağım.)

In the event of

olursa, -dığı takdirde

Be ready for anything in the event of an apocalypse.
(Bir kıyamet olursa diye her şeye hazırlıklı olun.)

Just as

tam –dığında, gerçekleştiğinde, tam da

Just as I thought.
(Tam düşündüğüm gibi.)

Just in case

gerçekleşirse, -e halinde

Always bring your extras, just in case for anything.
(Her ihtimale karşı ekstralarınızı yanınızda getirin.)

Supposing that

varsayılırsa, ihtimalinde

It would be perfect supposing that you finish your job early.
(İşini erken bitirdiğini varsayarsak mükemmel olur.)

Unless

olmadıkça

This train won’t go unless the last passenger arrives.
(Son yolcu gelmedikçe tren hareket etmeyecek.)

Provided that

koşuluyla, şartıyla, zaman

I believe she can achieve anything provided that she is guided well.
(Doğru yönlendirildiği zaman her şeyi başarabileceğine inanıyorum.)

Assuming that

Varsayıldığında, sanıldığında, düşünüldüğünde

We are assuming that your actions are the result of a trauma.
(Eylemlerinizin bir travmanın sonucu olduğunu varsayıyoruz.)

In case

-se diye

We drove fast, in case they kept chasing.
(Hala kovalamaya devam ediyorlarsa diye hızlı sürdük.)

In fact

aslında, hatta, doğrusu

Yes, she did; in fact, she’s now taking an advanced driving test
(Evet yaptı, hatta şimdi ileri sürüş testinde.)

Even if

Olsa bile, -se bile

I would call you even if I’m in another country.
(Başka bir ülkede olsam bile seni arardım.)

Indeed

aynen, gerçekten, cidden

Indeed it is.
(Aynen öyle.)

Rather …than..

-masındansa, -mektense

I would rather choose chicken than eggplant.
(Patlıcandansa tavuğu tercih ederim.)

Without

-maksızın, madıkça

We can’t do this without his help.
(Yardımı olmadan bunu yapamayız.)

4)Neden-Sonuç Belirten Bağlaçlar

İngilizce neden-sonuç belirten bağlaçlar Türkçe’ye benzer şekilde bir eylemin nedenlerini ve sonuçlarını belirtiler. Bu bağlaçlar aynı zamanda düz ilerleyen bir hikaye örgüsünü de bize gösterir.

Neden-Sonuç Belirten Bağlaçlar

Türkçesi

Örnek Cümle

As

Çünkü, için

She went full bankrupt as she spent all her money.
(Tüm parasını harcadığı için iflas etti.)

As a result of

bunun bir sonucu olarak, sonucunda

He was arrested as a result of his actions.
(Hareketlerinin bir sonucu olarak tutuklandı.)

Because:

çünkü, dolayı, zira

I will go talk to her because I want to.
(Gidip onunla konuşacağım çünkü öyle istiyorum.)

Because of

dolayısıyla

Because of his actions, he was arrested.
(Davranışları dolayısıyla tutuklandı.)

Hence

bundan dolayı, bu sebepten

We will move the house, hence we will have a new neighborhood.
(Evi taşıyacağız, bundan dolayı da yeni komşularımız olacak.)

Consequently

sonuç olarak, dolayısıyla

I have a secret and consequently feel ashamed.
(Bir sırrım var ve dolayısıyla utanmış hissediyorum.)

Eventually

neticede, nihayetinde, eninde onunda

She will come into our terms eventually.
(Nihayetinde bizim şartlarımızı kabul edecek.)

Finally

nihayet, en sonunda

Finally, She accepted our terms.
(En sonunda şartlarımızı kabul etti.)

For that reason

bu nedenden dolayı

I won’t be talking to you for that reason.
(Bu nedenden dolayı seninle konuşmayacağım.)

In that case

o halde

In that case, you are a clown too.
(O halde siz de palyaçosunuz.)

Now that

-dığından, madem

Now that her parents moved, she can be free.
(Ailesi taşındığına göre artık özgür olabilir.)

On account of

nedeniyle, yüzünden

The President declined to deliver the speech himself, on account of a sore throat.
(Başkan boğaz ağrısı nedeniyle kendisi konuşma yapmayı reddetti.)

Seeing that

madem, madem ki, yani, görünce

Seeing that her friends left her, she started to change her behavior.
(Arkadaşlarının onu terk ettiğini görünce, davranışlarını değiştirdi.)

Since

-diği için, -diğinden beri

I won’t be talking to her since she acts irritating.
(Sinir bozucu davrandığı için onunla konuşmayacağım.)

So

bundan dolayı, haliyle, için

She will be quitting school so she can take care of her family.
(Ailesine bakabilmek için okulu bırakacak.)

That’s why

bu nedenle, bu yüzden

That’s why I stopped talking to him.
(İşte bu yüzden onunla konuşmayı bıraktım.)

Therefore

bu nedenle, bu yüzden

therefore, he coming to here.

(Bu nedenle o buraya geliyor.)

5)Amaç Belirten Bağlaçlar

Amaç belirten bağlaçlar bir olayın gerçekleşmesi için gereken eylemleri anlatır. Koşul bağlaçlarından farklı olarak bu bağlaçlarda gerçekleşmesi istenilen olay için yapılan eylem anlatılır.

Amaç Belirten Bağlaçlar

Türkçesi

Örnek Cümle

For the purpose that

bunun amacıyla

They bought tickets for the purpose that they can win the lottery.
(Piyangoyu kazanma amacıyla bilet aldılar.)

In order that

olması için, -sin diye

She repeated the instructions slowly in order that he should understand.
(Anlasın diye talimatları yavaşça tekrar etti.)

So that

amacıyla, onun için, -mesi için, -sin diye

He bought a car so that he can get to job faster.
(İşe daha hızlı gidebilsin diye araba satın aldı.)

6)Zıtlık Belirten Bağlaçlar

İngilizce zıtlık belirten bağlaçlar, zaman belirten bağlaçlar gibi sıkça kullanılmaktadır. Bu bağlaçlar özellikle akademik dilde yazılan makale gibi eserlerde sıkça kullanılmaktadır.

Zıtlık Belirten Bağlaçlar

Türkçesi

Örnek Cümle

Although

buna rağmen, -e karşın

Although the heavy damage, mechanic was able to fix the car.

(Ağır hasara rağmen tamirci arabayı tamir edebildi.)

Conversely

tersine, aksine

In New Zealand, conversely, the Treaty of Waitangi process has produced much less controversy.
(Bunun tersine Yeni Zelanda’da Waitangi Antlaşması süreci çok daha az tartışma yarattı.)

Despite

karşın, rağmen

Despite her attitude, she was able to get the job.
(Tavrına rağmen işi almayı başardı.)

Even so

olsa bile

He doesn’t look sick but even so, he coughs.
(Hasta gözükmese bile öksürüyor.)

Even though

olsa bile

I will try to get it even though its impossible.
(İmkansız olsa bile almaya çalışıcam.)

However

her ne şekilde, ..olsa da.., ancak

He is a reckless driver, however, he achieved to get a license.
(Her ne kadar dikkatsiz bir sürücü olsa da ehliyet almayı başardı.)

In contrast to

-in aksine

In contrast to the public image, he managed to win.
(Kamu imajının aksine, kazanmayı başardı.)

In spite of

rağmen

In spite of his broken leg, he finished the marathon
(Kırık bacağına rağmen maratonu bitirdi.).

Nevertheless

bununla beraber, yinede, buna rağmen

The math test was very difficult; nevertheless, he earned a good grade.
(Matematik testi çok zordu buna rağmen iyi bir not aldı.)

Nonetheless

her şeye rağmen

Nonetheless, some progress had been made.
(Her şeye rağmen biraz gelişme sağlandı.)

No matter

önemli olmasa da, … olursa olsun

I can finish it no matter how hard it is.
(Ne kadar zor olursa olsun bitirebilirim.)

Otherwise

yoksa, aksi hâlde

All of the users should be banned, otherwise, terminated.
(Tüm üyeler yasaklanmalı aksi halde silinmeli.)

Though

-duğu hâlde

Though he was sad, he kept smiling.
(Mutsuz olduğu halde gülmeye devam etti.)

Unless

olmadıkça

She would be gone unless he does something.
(Bir şey yapmazsa gitmiş olacaktı.)

Unlike

aksine, farklı olarak

Unlike most people, he hates eating cake.
(Çoğu insanın aksine pasta yemeyi sevmiyor.)

Whether … or not

Öyle ya da böyle

You whether choose to leave or not.
(Ya gidersin ya da gitmezsin.)