Call: 0123456789 | Email: info@example.com

Çanakkale 17 plaka


ÇANAKKALE

Nüfus: 557276   Yüz Ölçümü: 9737,00 km 2

İlçe Sayısı: 11  Belediye Sayısı: 23  Belde Sayısı: 11  Köy Sayısı: 576

Telefon kodu: 0286  Plaka:17 Bölge Marmara Bölgesi

ÇANAKKALE TARİHİ

Eski çağlarda HELLESPONTOS ve DARDANEL olarak anılan Çanakkale M.Ö. 3000 yılından beri yerleşim alanı niteliğini korumuştur. Erken Bronz Döneminden bu yana önemli bir yerleşim merkezi olan Çanakkale; Çanakkale Boğazı sayesinde Anadolu ile Avrupa ve Akdeniz ile Karadeniz arasındaki bağlantıyı sağlayan iki geçit bölgesinden biridir. Bu özelliği nedeniyle oldukça zengin bir tarihi vardır.

    Yörede yaşayan topluluklara ekonomik ve askeri üstünlük sağlamış, onlar da uygarlık alanında çağdaşlarını geçmişlerdir. Ancak bu durum, yöreyi çeşitli göç ve istila hareketlerinin hedefi yapmıştır. Değişik tarihlerde yerleşmek ya da yağmalamak amacıyla bölgeye gelenler olmuş, her iki durumda belirli kültür alışverişini yoğunlaştırmıştır. Bu kültürel yoğrulma, yüzyıllar boyu kesintilerle sürmüş, bunun sonucu oldukça renkli bir kültür mozaiği ortaya çıkmıştır. Boğazın en dar yerinde Fatih Sultan Mehmet döneminde Rumeli yakasında Sestos dolaylarında Kilitbahir, Anadolu yakasında Abydos dolaylarında Sultaniye (Kale-i Sultaniye) ya da Çanak Kalesi adı ile anılan kaleler yapılmıştır. Bugünkü Çanakkale İlinin adı Anadolu yakasındaki Çanak Kalesinden gelmektedir.

    Yörenin en eski halkı Beşiktepe ve Kumtepe yerleşmelerinden bilinen Kalkolitik Dönemin yerli halkıdır. Bunları, İ.Ö. 3000lerden 1200lere kadar herhangi bir dış etki altında kalmadan yaşamlarını sürdüren Troya halkı izler. Bundan sonra sırasıyla Troya Savaşları ile Akalar, Ege göçleri ile çeşitli kavimler gelmiştir. En son olarak Sicilyalı Komutan Roger De Florun ölümüyle buyruğundaki Katalonyalılar bir süre etkinliklerini sürdürseler de, daha sonra Türklerle yaptıkları bir anlaşma gereği, Çanakkale ve yöresini Türk Beylerine bırakmışlardır.

    M.Ö. 3000 yılında kurulan L Troia, M.Ö. 2500 yıllarında bir depremle yıkılmıştır. Bundan önce de yörede eski yerleşmelerin bulunduğu bilinmektedir. Dardanos kentinin I. Troiadan önce kurulduğu düşünülmektedir. Kuruluş önceliği 100-150 yıl kadardır. M.Ö. 1200lerde kuzeyden gelen deniz kavimlerinin göçü ile bölgede ve Anadolu’da yazılı tarih açısından karanlık dönem başlamıştır. Bölge, M.Ö. 7. yüzyılda Batı Anadoluda büyük bir güç haline gelen Lydia Krallığı’nın egemenliğine girmiş, M.Ö. 5. yüzyılda Perslerin gelmesiyle, Pers etkisi artmaya başlamış, M.Ö. 386 yılında Persler ve Spartalûar arasında yapılan “Kral Barışı” ile bölgede kesin olarak Pers egemenliği sağlanmıştır. M.Ö. 334te Makedonya Kralı Büyük İskenderin Pers ordusunu Biga Çayı (Granikos) yakınlarında bozguna uğratmasıyla Anadoluda Pers hakimiyeti gerilemeye başlamıştır. İskenderin Ölümünden sonra İskenderin komutanları bölgede iktidar mücadelesine girişmişlerdir. Bergama Krallığı’nın hakimiyeti ve Galat istilaları döneminden sonra, Romanın bölgedeki hakimiyet kurma çabaları sırasında Diktatör Sulla, Gelibolu’ya kadar gelmiştir. Bölge, Roma ve Bizans dönemlerinde limanlarıyla da önem kazanmıştır. Osmanlıların Akdenizde egemenlik kurma istekleri, onları Balkan Yarımadası’ndaki fetihlere, Gelibolu ve yöresinden başlamaya yöneltmiştir. Geliboluda bir tersanenin kurulmasıyla birlikte Çanakkale’deki Osmanlı egemenliği daha da artmıştır. Boğazın önemi Çanakkale Savaşları’nda (1. Dünya Savaşı’nda) bir kez daha gündeme gelmiş ve düşman donanması 18 Mart 1915 tarihinde bozguna uğratılmıştır.

ÇANAKKALE’nin ANT
İK TARİHİ

    Dardanelles ve Hellespontos Çanakkale’nin bilinen en eski adları. Dardanelles Troya’nın mitolojik atalarından Dardanos’tan türetilmi
ş….. Antik Çağ‘daki adı Hellespontos ise mitolojiye dayanıyor. Antik çağ yazarlarının çok işlediği “Altın Post” mitolojik öyküsünde Karadeniz’e, Kolkhis ülkesine altın postlu koça binip gitmek için boğazı geçerken koçtan düşen Helle’den geliyor ve anlamı Helle’nin Denizi. İki kıta arasında bir geçiş noktası olmanın yanı sıra Doğu Roma, Bizans yani İstanbul’a deniz yoluyla ulaşmak; verimli Karadeniz’le ticaret yapmak için Akdeniz ülkelerinin; bir iç deniz olan ve açık denizlere ancak İstanbul ve Karadeniz boğazlarından geçerek ulaşılabilen Karadeniz ülkelerinin ilgisini çekti. Kimi zaman gemileri birbirine bağlayıp bir köprü kurarak, bazen de dubalardan köprü oluşturarak ordular kıtadan kıtaya geçtiler. Dardanos’la ilgili buluntular yok ama tarihinin Troya’dan önceye dayandığı düşünülüyor. Uzun yıllardır süren kazılarda ortaya çıkarılan I. Troya’nın kuruluşu İ.Ö. 3000 yılında kurulan Troya 500 yıl sonra bir depremle yıkılmıştı, sonra defalarca yeniden kurulup yeniden yıkılacak Troya büyük bir uygarlık kurmuştu. Bölge bir çok uygarlığa ev sahipliği yaptı, bir çok uygarlık dönem dönem bölgeye egemen oldu. İ.Ö. V. yy’de bütün Anadolu’da sel gibi yayılan Persler egemen oldular. İ.Ö. 386’da Persler ile Spartalılar arasında yapılan “Kral Barışı ile bölgede Pers egemenliği iyice pekişti. Pers Kralı Kserkes Yunanistan ve Makedonya’ya geçmek için boğazda dubalar ve gemilerle bri köprü kurdurdu. Abydos’dan Sestus’a ordusunu geçirdi. Pers egemenliği Makedonya Kralı Büyük İskender’in İ.Ö. 334″de Gronikas’da (Biga Çayı) Pers ordusunu yenmesiyle gerilemeye başladı. Bir süre Pers komutanları arasındaki iktidar kavgalarına tanık oldu. Bergama Krallığı egemenliği Galat istilanda kaldı. Roma ve Bizans dönemlerinde limanları ile önem kazandı. Osmanlı‘nın bölgede ilk ele geçirdiği yer Gelibolu oldu. Sonra bölgede tamamen hakimiyet kurdu. 

Mitolojiden bir a
şk öyküsü
    Çok eski zamanlarda Çanakkale Bo
ğazı’na Hellespontos deniyordu. Boğazın Avrupa yakasındaki Sestos kentinde büyük bir Afrodit Tapınağı vardı ve tapınakta da çok güzel bir rahibe olan Hero!
Sestos
taki bahar şenliğinde Abydoslu yakışıklı Leandros getirdiği hediyeleri sunarken Hero’yu görünce yıldırım aşkına tutuldu.
    Hero bu aşkı reddetti ama Leandrosun aşkı öylesine büyüktü ki sonunda rahibenin de kalbine aşk ateşi düştü.
Denizin iki ayr
ı yakasında yaşıyorlardı ama aşk denizleri aşacak kadar büyüktür her zaman.

    Hero’nun fırtınalı ve zifiri karanlık bir gecede balıkçıların yollarını bulabilmesi için yaktığı ateşe doğru yüzmeye başladı ve kıyıya çıkmayı başardı. İki sevgili sarıldılar birbirlerine.

    Artık ateş her gece yanıyor ve delikanlı her gece boğazı yüzerek Heroya ulaşıyordu.
Ama mevsim d
önüyor; rüzgarların ve dalgaların egemenliği başlıyordu. Antik Çağ yazarı Heseidos (i.Ö. VII.) yyda İşler ve Günler diye bir kitap yazmıştı ve Kış gelip de rüzgarlar her yönden esmeye başlayınca, suları şarap rengine dönmüş  denize çıkacağına toprağı işle.Tekneyi kıyıya çek, etrafını taşla çevir () yelkenleri dikkatle dür, dümeni ocağın bir köşesine as ve deniz mevsiminin gelmesini bekle. diyordu. Ama aşk bekler mi hiç!

    Leandros bahara kadar gelmeyeceğine dair verdiği sözü unuttu ve sevgilisine doğru kulaç atmaya başladı. Fırtına ve dalgalarla boğuşuyordu. Heronun yaktığı ateş de fırtınadan sönünce yolunu kaybetti.

    Hero gecenin karanlığında sahile indiğinde Leandrosun ölüsüyle karşılaştı. Acıya dayanamayıp intihar etti oracıkta.
İki sevdalıyı boğazın kıyısında ayrılmamacasına bir mezara koydular ve denize çiçekler attılar.

ÇANAKKALE’nin KENT TAR
İHİ

    Osmanlı egemenli
ğine giren, Boğaz’ın kıyısına kurulmuş kentin çekirdeğini 1462 yılında Çimenlik Kalesinin etrafında başlayan yerleşim oluşturuyor. Günümüzde de iyi durumda olan ve Askeri Deniz Müzesi ile birlikte görülebilen kalenin ve boğazın savunulmasında görevli asker ve idareci sivil memur müslümanlar ilk olarak Fatih Camisi civarındaki Cami-i Kebir mahallesini kurdular. Aynı dönemde kalenin yapımında çalışan Romanlar da Çay Mahallesini oluşturdular.
    Bu iki mahallenin oluşumundan sonra yoğun olarak denizcilik ile uğraşan Rumlar çevreden kente geldiler Cami-i Kebir mahallesinin kuzey yönünde Rum mahallesi oluşturdular.

    Ermeniler de Rumlarla aynı dönemde Zafer Meydanı kilise civarına yerleşerek kendi mahallelerini kurdular.

    Kentin çarşısı da bu durumda kalenin kuzeyinden doğu yönüne doğru yerleşti. Sarıçay kenarında küçük sanayi yer alırken zanaatkârlar da Ermeni mahallesinin güneyi ile Çay Mahallesinin doğusunu mekan tuttular.

    Bir dönem Kale-î Sultaniye olarak anılan kentin günümüzdeki adının kalenin çanağı andırmasından ya da yöredeki çanak-çömlek yapımcılığından geldiği düşünülüyor.

onsekizinci.yy’a kadar kent olma yolunda belirli bir gelişme gösteren Çanakkale, Boğazlarda ekonomik faaliyetin yoğunlaşması ile bir liman kenti olmaya ve zenginleşmeye başlar. Eski mahalleler büyürken ticari faaliyeti yürüten Yahudiler kentin doğu tarafına yerleşerek Musevi mahallesini kurarlar. Boğaz ticareti ve liman kenti olarak oynadığı rol kente ticari ataşelikler ve fahri konsoloslukların gelmesine neden olur, bu temsilciliklerin sayısı kısa zamanda yirmiyi bulur. Bunlar Kordon boyunca ticari ataşelikler mahallesini oluştururlar.

Onsekizinci yy’da Osmanlı’nın çöküş yaşaması Ege Adaları, Kırım ve Balkanlardaki müslümanların Anadolu anakarasına göçünü başlattı. Buraları güvensiz bulanların bir bölümü de Çanakkaleye yerleşti. Tatar mahallesi o zamanlarda oluştu. Müslümanlar dışındaki kent halkı ise göçmek bir yana genişlemeyi sürdürdüler. Yeni bir Rum mahallesi kurdular.

Ve savaş!.

Yirminci yy’ın başından itibaren başlayan savaş ortamı oldukça karmaşık bir göç dalgası yarattı. Elli yıllık bir döneme yayılan bu süreçte müslümanlar dışındaki halk kenti terketti. Balkanlardan ve Ege Adaları’ndan göçmenler geldi. Gelenler gidenlerin mahallelerine, evlerine yerleştikleri için kent dokusunda büyük bir değişim yaşanmadı. Birinci Dünya Savaşı sırasında İngiltere Fransa Rusya ya karşı Almanya-Avusturya / Macaristan – İtalya üçlü ittifakı oluşmuş tu. Osmanlı itilaf devlet lerinin yanında yer almak istemiş ancak olumlu cevap alamamıştı. Osmanlı tara fından satın alındığı açık lanan İki Alman savaş gemisinin Karadenize geçerek Rusyayı bombalamaları üzerine Osmanlı fiilen savaşa katılmış oldu.

    Alman savaş gemilerinin peşinden gelen İngiliz ve Fransız savaş gemileri Çanakkale Boğazı’ndan geçmek ve Karadenize çıkmak istiyordu. Osmanlı buna izin vermeyince İngiliz-Fransız donanması Boğaz’ı kuşattı. (1915)

    Osmanlı Boğaz’ın iki yanına yerleştirdiği kuvvetlerle donanmanın geçmesine ve karaya çıkmasına izin vermedi.
Her iki taraf
ın büyük kayıplar verdiği bu dramatik savaşın geçtiği yerler günümüzde tarihi Milli Park. Bu bölgeyi ilerleyen sayfalarımızda özel bir bölüm olarak göreceğiz.

Bir savaştan bir savaşa
    Çanakkale stratejik Bo
ğaz’ın kapısı konumunda olduğundan ve Çanakkale Savaşları’nı doğrudan yaşadığından savaş sonrasında da, yeni bir savaş, yani İstiklal Savaşı süresinde zor bir dönem geçirdi.
Cumhuriyet’le birlikte yaralarını sarmaya ve kendine yeniden çeki düzen vermeye çalı
şan kent bu kez Türkiye katılmasa da 2. Dünya Savaşı ile karşılaşıyordu. 2. Dünya Savaşı süresince de genç Türkiye Cumhuriyeti Çanakkale Boğazı’nda yoğun bir tahkimat yapmak durumunda kaldı. Savaş yılları bütün Türkiye gibi Çanakkale için de zor geçti.

Savaştan sonra
    2. büyük sava
ş sonrasında 1949 yılında kent için ilk plan yapıldı. Cumhuriyet Meydanı düzenlendi ve kentin varolan yerleşim ve sanayi-ticaret alanlarının gelişme ve yapılanma şartları belirlendi.
Kent 1950
lerin ikinci yarısında, 1970li yılların ortalarında ve 1980lerin ilk yarısında büyüme atakları yapar. Bu ataklarda planlar zorlanır ve kırılır.

Çanakkale İlçeleri

Kaynak : http://www.canakkale.gov.tr(çanakkale valilik web sitesi) ve https://canakkale.ktb.gov.tr