Call: 0123456789 | Email: info@example.com

Denizli 20 plaka


DENİZLİ

Nüfus: 1051056   Yüz Ölçümü: 11868,00 km 2

İlçe Sayısı: 19  Belediye Sayısı: 20  Belde Sayısı:Köy Sayısı: 0

Telefon kodu: 0258  Plaka:20 Bölge Ege Bölgesi

DENİZLİ TARİHİ

Adı ve Yeri

Denizli ilk defa bugünkü şehrin 6 km. kuzeyinde, Eskihisar Köyü civarında kurulmuştur.Türkler Denizli havalisini zaptettikten sonra şehir merkezini suyu bol olduğu için bugünkü Kaleiçi mevkiine nakletmişlerdir.

Denizli adı, tarihi kaynaklarda başka başka isimler şeklindedir. Selçuklu kayıtları ve Denizli mahkemesi şeriye sicilleri Ladik ismini vermektedir. ıbni Batutanın seyahatnamesinde Tonguzlu denilmektedir. Mesaliküllebsarda da Tonguzlu olarak kaydedilmiştir.

Timurlenk’in zafernamesini yazan, şerafettin Zeydi Tenguzluğ ve Tonguzluğ gibi iki isimden bahsetmektedir.

“Tengiz” kelimesi eski Türkçe’de “deniz” demektir. “Tengüzlü” ise bugünkü imlâsıyla “Denizli” demektir.

Netice olarak yukarıda ifade ettiğimiz açıklamalarda belirtildiği gibi, kesin bir ad veremiyoruz. Kanaatimizce Tonguzlu ve Tenguzlu kelimeleri zamanla ağızdan ağıza değişerek Denizli şekline gelmiştir.

Turizm açısından önemli bir güzergâhta yer alan ilimiz; “Aphrodisias” antik kentine komşu olup sınırları içinde Colossae, Tripolis, Hierapolis, Laodikya gibi antik şehirleri, beyaz ve kırmızı renkte travertenleri, termal tesisleri ile önemli bir uygarlık beşiğidir. Kutsal Hac Yolu olarak bilinen ızmir-Efes yolunun sonunda bulunması; ızmir’i Mezopotamya’ya bağlayan, Anadoluyu kuzey ve güneyden ayıran fetih ve kervan yollarının üzerinde bulunması, Denizliye ayrı bir önem kazandırmaktadır.

Anadolu Yarımadası’nın güneybatısında, Ege Bölgesi’nin güneydoğusunda, Ege, ıç Anadolu ve Akdeniz Bölgeleri arasında bir geçit teşkil etmektedir. Turizm açısından önemli bir güzergâhta yer alan ilimiz; Hitit, Frig, Lid, ıon, Roma ve Bizans gibi medeniyetleri sinesinde yaşatmıştır. Hierapolis, Laodikya, Tripolis, Herakleia, Attuda ve Colossae gibi 30’a yakın antik şehir, 20den fazla höyük ve tümülüsleri ile önemli bir uygarlık beşiğidir. Bunlardan başka Selçuklu ve Osmanlı devirlerinden kalma çok sayıda tarihî değerleri ile kültür turizmine hizmet etmektedir.

 

İlk Fetihler

Denizli ve havalisinde Türkler ilk defa 1070 yılında görüldüler. Afşin Bey bütün Anadoluyu kat ettikten sonra Laodikyayı yağmalayıp Honaz’ı zaptetmiştir.

1071 yılından sonra Denizli ve çevresi Kutalmışoğlu Süleyman Beyin mahiyetindeki beyler tarafından fethedilmiştir.

1097 yılında Bizans ımparatoru Alexis Komnenos, Juannıs Dukas’ı Batı Anadolu’nun fethi için görevlendirdikten sonra bu yöre ve bu yörede yer alan Denizli Bizanslıların eline geçti. Bu sırada Türk Kuvvetleri Orta Anadolu’da bulunuyordu.

Bizanslıların elinde kısa bir süre kalan bu güzel beldemiz, 1102 yılında yeniden Kılınç Arslan tarafından zapt edilmiştir. Bu tarihten sonra Türk kuvvetleri, Alparslan’ın komutasında sık sık Bizans topraklarına akınlar yapmışlardır. 1119 yılında Bizanslılar, büyük bir ordu ile Denizli ve havalisine saldırdılar. Bu sebeple az sayıda kuvvete sahip olan Alp Kara bu yöreyi terk etmek zorunda kalmıştır. Ertesi yıl tekrar gelen Bizanslılar Uluborlu yakınlarına kadar olan toprakları ele geçirdiler.

1147 yılında III. Haçlı Ordusu, Fransız Kralı VII. Louis’in komutasında, Ege Bölgesi’nden güneye doğru hareket ederek, Denizli ve civarını işgal etmiştir. Antalya istikametinden hareket eden haçlı ordusunun öncü birlikleri, Acıpayam Ovası’nı geçtikten sonra, ordusunun ağırlıkları ve artçı birlikleri aynı yolu takip ederek, Kazıkbeli’nden geçmek için hareket etmişlerdir. Fakat orada yapılan çetin gerilla savaşlarında haçlı ordusu çok büyük kayıplar vermiştir.

1176 yılında Bizans ımparatoru Manuel Komnenos, Selçuklu topraklarına yeni bir sefer düzenleyerek Laodikya ve civarını yağma etmiş ve ıstanbula dönmüştür. Ertesi yıl Türkler Laodikyaya gelerek şehri tekrar zaptetmiştir.

Manuel Komnenos 1177 yılında büyük bir ordu ile Laodikya ve Honaz civarını geri almışsa da, Selçuklularla yaptığı savaşta yenilmiştir. II. Kılınç Arslan bundan sonra sınırlarını genişleterek, Bizans topraklarına akınlar düzenlemiştir. Atabey komutasında yapılan bu akınlardan, Selçuklular büyük ganimetler elde ediyorlardı. Bizanslılar Atabey komutasındaki bu orduyu, Sarayköy yakınlarında pusu kurarak mağlup ettiler. Bu savaşta komutan Atabey de şehit oldu.

Bu tarihlerden sonra yavaş yavaş, Denizli ilinin doğu kısımlarına Türkler yerleşmeye başladı. Böylece Türk akıncıları, Küçük Menderes vadisine kadar ilerleme fırsatını buldular.

1190 yılında III. Haçlı Ordusu Laodikya’ ya gelmiştir. Haçlı ordusu komutanı Frederik Barbaros, Bizanslılar tarafından sevinçle karşılanmıştır. Burada yerleşmiş olan Türk boyları, çadırlarını bırakarak dağlara çekilmişler ve sık sık haçlı ordusuna saldırmışlardır.

Denizli ve havalisi, takriben XIII. asrın ilk yıllarında Gıyasettin Keyhüsrev tarafından 4. defa fethedilmiştir. Diğer bir rivayete göre, Laodikyalılar tarafından bir Türk kervanının soyulması üzerine, Selçuklu beylerinden Mehmet ve Server beylerin komutasında bir Selçuklu ordusu, Laodikya ordusunu yenmiş ve haraç olarak bu bölgeyi antlaşma ile almıştır.

Diğer bir rivayet şudur: XII. yy. sonlarında Bizanslıların, Burdura kadar ilerlemeleri üzerine Konya Sultanı, Osman ve Hüsamettin Beyleri bu bölgeye göndermiştir. Osman Bey Acıpayam Ovasını, Hüsamettin Bey de Çal taraflarını zaptetmiştir.

Denizli ve havalisinin Selçuklulara bağlı bir beylik halinde teşekkülü, 1207 yılında Selçuklu hükümdarı Gıyasettin Keyhüsrev zamanında  olmuştur.

1209         yılında  ıznik’i başkent yapan Theodor Laskaris ile Selçukluların arası açılmıştır. Gıyasettin Keyhüsrev, Laskarise Alexiosus tahtına iadesini isteyince, ıznik Devleti ile Selçuklular, Denizlinin batısında Alaşehir ile Antiokhia arasında savaşa tutuştular. ılk karşılaşmada savaşı kazanan Türkler yağmaya dalınca, hücuma geçen Rum askerleri Gıyasettin Keyhüsrevi şehit ettiler. Böylece savaşın sonunda galip gelen Bizanslılar, Batı Anadoluya bir süre daha sahip oldular. Selçuklularla Bizanslılar arasında Denizli ve yöresi sınır olarak kaldı. Bugünkü Denizli şehri bu sıralarda kurulmaya başlamıştır. ılk olarak Denizli kalesi Abdullah oğlu Kara sungur tarafından yaptırılmıştır. Ayrıca bu devrede bir çok cami, han ve çeşme de inşa edilmiştir.

13.yy. başlarında Denizli ve havalisi, yeni göçlerle ‘Uç bölgesi’ olarak önceden gelenlerle

birlikte yoğun bir Türk topluluğu meydana getirdiler. Buradakiler Rum diyarını fetheden Türkmenlerdir. Bunlar muhtemelen Menderes Nehrinden deniz kıyısına kadar olan yerlerdeki yaşayanları yağma ederek çocuklarını Müslümanlar arasında satmayı adet edinmişlerdi. Bu sırada Toğurlu-Toğuzludağı eteklerinde 200 bin Müslüman çadırı bulunduğu söylenir. Bu Türkmenler uç bölgesinde kona göçe yaşarlar. Ve batı sınırlarını muhafaza ederlerdi.

1257 yılında Denizli’ye gelen Bizans garnizonu, şehirdeki Türklerin çoğunluğu karşısında uzun süre kalamadı. Böylece 1259 yılında Denizli tekrar Türkmenlerin eline geçmiş oldu.

Bu tarihlerde Denizli etrafında kümelenen Türkmenler, Hülagu Han’a müracaat ederek bu bölge için kumandan istediler. Bu konuda ılhanlı Hükümdarı Hülagu bir de ferman çıkararak Kulşar isimli bir zatı bu bölgeye göndermiştir. Bölgenin merkezi Asi Karaağaç” diye bilinen Acıpayam yöresidir. Bu Türkmenlerin manevi lideri Yatağanbabanın olması muhtemeldir.

1261         yılında bu yöredeki Türkmenler, Selçuklulara baş kaldırınca, Selçuklu Sultanı Rüknettin ile Moğollar anlaşarak, Türkmenleri mağlûp ettiler. Birçoklarını esir aldılar. Bu hareket sırasında birçok Türkmen, Bizans sınırını geçerek yerleşmişlerdir. Konyadaki Cimri isyanının bastırılmasından sonra, II. Gıyasettin Keyhüsrev, kendisine yardım etmeyen Karaağaç bölgesi komutanı Ali Beyi öldürtmüştür. Bundan sonra Denizli, Germiyanoğulları’nın eline geçer. Bir süre sonra Konyaya karşı harekat yapılınca, Denizli havalisindeki Türkmenler Karaman, Eşref ve Menteşe Türkmenleriyle birlikte isyan çıkardılar. Bunun üzerine ılhanlı Sultanı Keyhaku 31 Ağustos 1291 de Türklerin üzerine yürüdü, Türkmenleri kılıçtan geçirdi. Böylece ılhanlı hakimiyeti bu bölgede başlamış oldu.

Bu tarihlerde Germiyanlılar, Alişiroğlunun kumandasında bugün Buldan olan Tripolisi zaptettiler. (1306) Böylece Denizlinin Türkleştirilmesi tamamlanmış oldu.

XIV. yy.’ın ilk yıllarında Denizli arazisinin düzlük kısımlarına ınançoğulları yerleşmişti. Kuzeydoğusundan Germiyan Beyliği, güneydoğusunda Hamit, güneybatısında Tavas Beyliği bulunuyordu. şücaeddin Bey bir ara ıstiklal için harekete geçince, öteden beri Anadoluda kuvvetli bir birliğin kurulmasını istemeyen ılhanlı Hükümdarı Timurtaş, 1327 yılında Denizliye geldi. şücaeddin Bey ona itaat etti.

Denizli 1366’ da bir deprem ile harap olduğu sıralarda, şehir Germiyan hakimiyetine geçmiştir.

1391 yılında Yıldırım Beyazıt, Denizli topraklarını Osmanlı Devletine katmıştır.

1402 yılında Timur, Ankara Savaşını kazandıktan sonra Denizliye gelmiş, burada bir süre kaldıktan sonra ızmir yöresini fethe gitmiş. 1403 yılının ilk aylarında tekrar Denizliye dönerek çadır kurmuştur. Timur bu bölgeyi Germiyanlılara bırakarak ayrılmıştır.

Bölge 1411’de bir ara Karaman oğullarının eline geçmişse de, 1429 yılında tekrar Osmanlılara bağlanmıştır.

XIV.yy.ın ilk yarısında birbirine akraba olan Türkmenler parçalanmış bir halde bulunuyorlardı.

           

Türkmenlere Ait Beylikler ve Kapladıkları Sahalar:

 

1- ınançoğulları Beyliği:

Denizli’nin kurulduğu düzlükte bulunmaktaydı.

 

2- Germiyanoğulları Beyliği:

Honaz’dan Buldan taraflarına kadar uzanan bir alanda kurulmuştur.

 

3- Hamitoğulları Beyliği:

Yören Dağı-Bozdağ’ın doğusundaki saha Karaağaç mıntakasına sahiptir.

 

4- Tavas Beyliği:

Babadağ’ın güneyindeki araziyi, şimdiki Tavas ve Kale ilçelerinin sahalarını kaplamaktadır.

Denizli şehri Osmanlıların hakimiyetine girdikten sonra, yaşantısına sakin bir şekilde devam etmiştir. 1702-1880 yıllarında vuku bulunan depremlerde 12.000 kişi ölmüş, o zamanki Kale civarında bulunan şehir, oturulmayacak hale gelmiştir. Bundan sonra bu şehir daha yukarıya, şimdiki merkezine doğru çekilmiştir.

 

5- Ladik Beyliği (ınançoğulları):

Laodikya şehrinin sürekli harpler ve depremlerle yıkılması üzerine halk, Laodikyanın bağ ve bahçelerinin bulunduğu, bugünkü Denizliye gelip yerleşmiştir.

Türkler Laodikya adını kısaltarak “Ladik” şekline sokmuşlar, bu şehirde kurulan beyliğin ismini de “Ladik” olarak kullanmışlardır.

Ladik Beyliğinin kuruluşundan önce Denizli, vali ve komutanlar tarafından idare ediliyordu. Bu vali ve komutanlar arasında, Ladikte eser bırakmış olan sadece Seyfettin Karasungurdur. 30 yıllık valilik ve komutanlığı sırasında Denizli Kalesini, Akhan Kervansarayı’nı, birçok çeşme, camii, han ve hamamları yaptırmıştır. Karasungurun şan kuvvetlerine esir düşmesi üzerine, yerine Ladik ve Honaz Emiri olarak Sahip Ataoğulları’ndan Tacettin Hasan ve Nasreddin Ali gönderilmiştir. Bunların da Cimri Vakası’nda ölmeleri üzerine Ladik emirliğine Ali Bey görevlendirilmiştir. Böylece Sahip Ataoğulları’nın 1277 tarihine kadar, Ladik ve Honaz emirliğinde kaldıkları anlaşılmaktadır. Sahip Ataoğulları’ndan sonra Ladik, Germiyanoğulları’na geçmiştir. Fakat halkın Germiyanoğulları’ndan Ali Beyi, Gıyaseddin III. Keyhüsreve şikayeti üzerine, Ladik tekrar Sahip Ataoğulları’nın yönetimine girmiştir.

Sahip Ata’nın vezirlikten azledilmesi üzerine, (1288) Germiyanoğulları tekrar Ladiki ele geçirmiş; Ali şirin kızının oğlu Bedrettin Murad’ı Ladik emirliğine tayin etmişlerdir. Mollaya sinirlenen Selçuklu Sultanı, Ladike kuvvetli bir ordu yollamış, Murat Beyi esir ederek başını kesmiş ve Konya sarayına göndermiştir. Böylece Ladik Beyliği tekrar Sahip Atanın oğullarına verilmiştir. Bu  olaylardan sonra Ladikte, Ali Beyin oğlu ınanç Beyi görüyoruz, tarihe şücaeddin ınanç diye geçen bu zat, Ladikte 50 yıla yakın beylik yapmıştır. Beyliği sırasında adaletli ve iyi idaresi sayesinde halk tarafından sevilmiş, sayılmış; takip ettiği politikayla Ladik Beyliğine huzur ve sükun getirmiştir. Bu yüzden güven anlamına gelen “ınanç” unvanı halk tarafından kendisine verilmiştir.

Ölümünden sonra yerine oğlu Murat Aslan Bey geçmiştir. Murat Aslan Bey de babası gibi memleketi çok iyi idare etmiş, zamanında Türkçe Fatiha Tefsiri yazılmış, 3 çeşit para basılmıştır. Bu paraların birinin üzerinde Murat Beyin adı geçmektedir.

Seyyah ıbni Batuta, Murat Bey’i Denizli’ye gelişinde, bugünkü Devlet Hastanesinin bulunduğu tepedeki sarayında ziyaret etmiştir. Seyahatnamesinde bundan bahsetmektedir. Murat Beyin iktidara geçiş ve ölüm tarihleri kesin olarak bilinmiyor. Hatta Murat Beyin mezarına bile rastlanamamıştır. şimdiki Devlet hastanesi yakınındaki Muratdede mezarı olarak halk tarafından rivayet edilen mezarın izine rastlanmamaktadır. Bugün Denizlide Muratdede adıyla bir mahalle bulunduğundan, bazı kaynaklara göre bu mezar Ladik Beyliği ile ilgi derecesi tespit edilemeyen ve Hisar savaşında ölen Murat Beye aittir.

Murat Aslan Bey’den sonra oğlu ıshak Bey yerine geçmiş, kendi adına para bastırmış fakat 1402de Timur Anadoluyu istila edince Denizlinin idaresi Germiyanoğlu Yakup Bey’e geri verilmiştir.

Ankara savaşından sonra, bütün Anadoluyu ele geçiren Timur, bir müddet sonra Kütahya ve Altıntaştan geçip, Ladike gelmiş, mevsimin sonbahar olması sebebiyle karargâhını Denizlide kurarak askerlerini kışlaklara göndermiştir.

O vakitler Tonguzlu denen Denizli’de, askerlerin hastalanması sebebiyle Timur karargahını havası ve suyu daha iyi olan, Karcı ve Hisar köyü sırtlarına çekmiş, Menteşeoğlu Mehmet Bey ile ısfendiyar Bey, Timuru burada ziyaret ederek ona bin at hediye etmişlerdir.

Timur bir süre Denizli’de kaldıktan sonra, Büyük Menderes üzerindeki Timurtaş köprüsünden geçerek Aydına doğru gitmiş, Aydın ve ızmir seferinden sonra tekrar Denizliye gelerek bir süre daha kaldıktan sonra, Serinhisar yoluyla Denizliden ayrılmıştır. Timur’un Denizli’deki kalış günlerinde, Germiyanoğlu Yakup Bey kendisini ziyaret etmiş, Kütahya ve Denizlinin idaresini üzerine almak için onu ikna etmiştir.

 

Ladik’in Osmanlılara Geçişi

Ladik, Germiyanoğlu Süleyman şah idaresinde iken, Osmanlı Devleti günden güne kuvvetlenip sınırlarını genişletiyordu. Süleyman şah er geç Osmanlılar tarafından gelecek tehlikeyi sezerek, kendini emniyete almak için kızı Devlet Hatunu I. Murat’ın oğlu şehzade Beyazıta vererek akrabalık kurmuştu.(1381)

Kızına çeyiz olarak verdiği yerler arasında Ladik de vardı. Beyazıt Han Denizlide hamam ve bahçe satın almıştır. Ladik, Ankara Savaşı’na (1402) kadar Osmanlılarda kalmıştır. Ankara Savaşı’ndan sonra Germiyanoğulları’nın  hakimiyetine yeniden giren Ladik, nihayet yerine geçecek kimsesi bulunmayan Germiyan Hükümdarı Yakup tarafından, II. Murat’a bir vasiyetname ve bütün Germiyan ülkesiyle birlikte verilmiştir (1428). Böylece Ladik kesin olarak Osmanlı Devletine bağlanmıştır.

Ünlü gezgin Evliya Çelebi, Denizli’ye uğramış ve 300 yıl öncesinin Denizli’sini şöyle dile getirmiştir.

şehrin çevresinde pek çok akarsular ve göller bulunduğu için bu isim verilmiştir. Yoksa denizden dört merhale uzaktadır. Kalesi düz yerde dörtgen şeklindedir. Hendeği yoktur, çevresi 470 adımdır, dört kapısı vardır. Kuzeyinde boyacılar, doğusunda semerciler, güneyinde Yeni Camii, batısında bağlar kapısı bulunur. Kalede elli kadar silahlı bekçi vardır ki dükkânları bekler. Asıl şehir kalenin dışında, 44 mahalle ve 3600 evden ibarettir. Büyüklü-küçüklü 57 camii ve mahalle mescidi, 7 çocuk mektebi, 6 hamamı, 17 tekkesi vardır.

Herkes bağlarda oturduğundan ehil ve ayalları birbirinden kaçmaz. Birbirleriyle akraba gibi olmuşlardır. Halkı beyaz ve mavi feraceler giyer. Pamuğu, pamuk ipliği, beyaz ince sade bezli olup, Anadolu’ya sevk edilir. Halkın kazancı beyaz Denizli bezidir.

Kurtuluş Savaşında Denizli

15 Mayıs 1919’da Yunanlılar ızmir’i işgal edince, Denizlide Müftü Ahmet Hulûsi Efendinin önderliğiyle Denizli Reddi ılhak Cemiyeti kurulmuştur.Bu suretle Denizli Kuvay-i Milliye’si kısmen teşekkül etmiştir.

ılk günlerdeki vatanseverler arasında Müftü Ahmet Hulûsi Efendi, Mutasarruf Faik Öztrak, askerlik şubesi Albay Tevfik, 57. topçu alay komutanı Hakkı Bey, Polis Komiseri Hakkı Bey bulunuyordu. Bu kişiler Müdafai Hukuk Cemiyetini kurmuşlardır.

ılk Menderes cephesinin karargâhı Sarayköy’ün Dailli (Yakayurt) köyünde kurulmuştur. Bu cepheye Yörük Ali Efe, Yüzbaşı Ahmet de katılarak cepheyi kuvvetlendirmişlerdir. Daha sonra Demirci Ahmet Efe ve Binbaşı şükrü Bey de katılarak birlikte cepheyi sevk ve idare etmişlerdir. Cephenin iaşesi ve muhafız teşkilatı Denizlide bulunuyordu.  

31 Temmuz 1919’da Nazilli Yunanlılar tarafından işgal edilince cephe Sarayköy ve Menderesin güneyine çekilmiştir.

12 Temmuz 1919’da Denizli Müdafai Hukuk ve Reddi ılhak Cemiyetleri lağvedilerek Heyet-i Milliye kurulmuştur. Cemiyetin başında Mutasarrıf Faik Beyle Müftü Hulûsi Efendi vardır. Heyet ilk toplantısını 18 Temmuz 1919da yapmış ve bir beyanname yayınlayarak 1300den 1310 Hicri doğumlulara kadar olanları silah altına çağırmışlardır.

4 Eylül 1919’da toplanan Sivas Kongresi’ne seçilen temsilciler şunlardı:

Belevili Yusuf Bey, kongrede bulunan diğer temsilciler ise Necip Ali Bey ve Dalamanlızade Mehmet şükrü Bey idi. Kongrede temsilci olarak Mutasarrıf Müfit Bey seçildi. Bundan sonra yazışmalar Anadolu ve Rumeli Müdafai Hukuk Cemiyetiyle yapılmıştır.

24 Haziran 1920’de Aydın Cephesi bozulunca Yunanlılar Buldan’ı işgal etmiştir.

4 Eylül 1922 gecesi düşman, Buldan ve havalisinden Alaşehir istikametine kaçarak gitmiştir.

Denizli’nin Millî Mücadelede gösterdiği kahramanlığın, Cumhuriyetimizin kurulmasında büyük bir hissesi bulunmaktadır. Denizlililer ulu önderimizin yüce eserini korumak hususunda hiçbir fedakârlıktan çekinmeyerek ve Büyük Atamızın çizdiği esaslar dahilinde şaşmadan, büyük bir ciddiyet ve feragat ile çalışarak eserlerine lâyık ve sadık Türk evlâtları olduklarını ispat etmişlerdir.

Denizli İlçeleri

Kaynak : http://www.denizli.gov.tr(denizli valilik web sitesi) ve https://denizli.ktb.gov.tr